SINIRLARIMIZI ÇİZMEK VE HAYIR DİYEBİLMEK

Şimdi 3 odası olan bir ev düşünün. Ve düşünün ki, bu evdeki odaların hiçbirinde ve evin girişinde kapı yok. Kapı yerleri var ama bos bırakılmış.

Ne dersiniz? Evin başına neler gelebilir?

Bedenimiz bizim evimizi, odaları da duygularımızı temsil eder. Kapısı olmayan eve herkes girebilir, evi de odaları da istediği gibi kullanabilir. Kimi evi dağıtır, kimi ortalığı karmakarışık bırakır, kimi kendine göre düzeltir vb. .... İlişkilerinde gereken sınırı koyamayan, “hayır” diyemeyen kişilerin durumu da buna benzer.

Sağlıklı olan, gerektiğinde „hayır“ diyebilmek ve ilişkilerinde „sınırlarını koyabilmek ya da koruyabilmektir. Etkili bir iletişim diliyle gerçekleştirilebilir. Unutma! Hayır demekle o kişiyi reddetmiyorsun, o duruma/koşula ya da fikre hayır diyorsun.

Su dere yatağında ahenkle akar. Dere yatağı olmasaydı su sağa sola taşarak, yarar değil zarar verirdi. Bedensel, duygusal, sosyal acıdan sınırlarımızın olması, gerektiğinde “hayır” diyebilmek, hem size iyi gelir veya korur, hem de sizi belirler.

Gerekli bulduğun durum ve konularda „hayır“ kelimesini kullanabilir, ya da uygun bir dille sınırını somut ifadelerle ortaya koyabilirsin. En azından yapamıyorum diye bir kenara çekilip yıllarca aynı şarkıyı söylemeye devam etmek yerine, ufak ufak yapabildiğinden başlayabilirsin.

Zülfiye Kaya
Uzm. Dan. Psikolog
Kognitif ve Davranış Terapisti