Çocuklarınızı dış tehlikelerden korumak için anne babalara önerilerr

Sevgili anne babalar,

Çocuğunuz büyürken özellikle de ergenlik dönemi yaklaştıkça aile dışı sosyal yaşamlarının artışı ile kaygılarınızın arttığını duyar gibiyim. Gelişim aşamaları içinde ergenlik dönemi hem ergen hem de ebeveynler açısından oldukça zor bir dönem olabiliyor. Bir taraftan çocuğunuzun gelişimi için arkadaşlık ilişkileri yani sosyal yaşamı oldukça önemli. Ancak bir diğer taraftan da yabancı sulara yelken açtıklarında tehlikeli durumlarla baş başa kalmalarından korkuyorsunuz. Peki nasıl kurulacak bu denge?

Ergenlik çağındaki birey, bedenini, cinsel gelişim açısından vücudundaki değişimleri izler, inceler, ve bazı girişimlerde bulunur. Aslında bedenini ve ihtiyaçlarını tam tanımıyordur ama bir taraftanda yaşamak istedikleri hazlar ve meraklar vardır. Bu noktada yasaklar koymak ve çocuğunuzla bu tür konuları konuşmamak yerine açık bir iletişimde bulunmanız oldukça önemlidir. Her ailenin değer yargıları kendine özgüdür. Bu noktada her anne baba kendi değer yargıları doğrultusunda çocuğu ile açık bir iletişimde bulunarak bu tür konuları , meraklarını, kaygılarını ve ya sorularını konuşabilirler. Genelde kızların annelerle ve erkeklerin babalarla yapacakları bu konulardaki sohbetler aralarındaki açık ve güvenli bir iletişimi destekleyecektir. İhtiyacı olduğunda sizlerle bu konularda konuşabilmesi yanlış bilgiler alacağı kişilere savrulmasını engeller. Açık iletişim hattınızın olması onların zor bir durum/ tecrübe yaşadıklarında sizlerle bunu paylaşabilmelerine ve sizin desteğinizle o durumu aşmalarına yönelik fırsatlar verecek ilişki biçimini oluşturur.

Ergenlik dönemindeki en önemli ihtiyaçlardan biri arkadaşlar tarafından kabul görme ve gruba aidiyettir. Bu öyle bir ihtiyaçtır ki, gruba ait olmak için kıyafet/saç biçiminden, yapılan etkinliklerden/ sporlardan, gidilen yerlere kadar her şey grubun beğenileri doğrultusunda şekillenir. Tam da bu noktada en önemli maddelerden biri, gencin aile içinde kabul görmesi, sevildiğini değer verildiğini ve anlaşıldığını hissetmesi. Aile ile gencin arasındaki bağın güçlü olması. Böyle yetişenler kendini ortaya koyabilen, güvenli ve tehlikeler karşısında kendini koruyabilen bireyler olurlar. Deneyimlemelerinde zaman zaman hataları da olsa onları kabul eden ve destekleyici olarak yanlarında yürüyebilen ebeveynlerinin varlığından büyük güç alırlar. Bir gruba kabul ihtiyaçları böyle yetişmeyen gençlere göre daha sağlıklı düzeyde geçer. Bu durumu sağlamak için bazen ebeveynlerinde kendilerini tutum ve değer yargıları açısından gözden geçirmeleri gerekebilir. Çünkü gencin yaşadığı kuşaktan çok farklı kural ve beklentilerinizin olması, yani eski kuşaklardaki durumları bu kuşaktan beklemeniz gencin bulunduğu yaş grubunda var olmasını engelleyebilir ya da zedeleyebilir. Onun için kabul edilemez bir yaşam tarzı beklentiniz varsa ve bu tarz şimdiki yaşam akışına çok uzaksa çatışmalar ortaya çıkar.

Aile içinde güçlü bir bağın ve aidiyetin olmaması halinde genç duygusal açlığını gidermek için bazı yanlış ortamlara ya da arkadaş gruplarına saplanıp kalabilir. Ve arada bir bağ ve sağlıklı bir iletişim hattı olmadığında, buradan çıkabilme ihtimali azalır hatta daha da saplanabilir.

Bir gence sınırlarını çizmeyi ve hayır diyebilmeyi öğretmiş olmak onu tehlikelerden korumak için en önemli şeylerden biridir. Günümüzde çeşitli bağımlılıklara başlama yaşlarına ve başlama nedenlerine bakıldığında hayır diyememe ve sınır koyamamanın çok büyük bir rol oynadığı görülmüştür. Çocuğunuzun sınır koyabilmesi /hayır diyebilmesi demek onun yeri geldiğinde bu sınırı size de çizebilmesi ve bazı konularda size de hayır diyebilme fırsatının olabilmesi demektir ki, aile içinde öğrenilen bu tutum sosyal ortamlarda da gerçekleşebilsin.

Yaşamınızdaki özellikle de çocukluk ve gençlikte yaşadığınız tecrübelerinizi, duygu ve düşüncelerinizi hatta o dönemdeki karmaşa ve duygusal zorluklarınızı hoş sohbet zamanlarınızda öğüt verme moduna geçmeden paylaşabilirsiniz. Bu çocuğunuzun/gencin empati kurduğunuzu hissetmesine, sizi ve tecrübelerinizi duymasına daha çok fırsat verir.

Çocuklar anne babalarının davranışlarını kopyalarlar. Dolayısıyla kendinizin nasıl bir ayna olduğunuzda önemli bir kriterdir. Bu nedenle sadece gençleri suçlamak veya sadece gençlerden bir şeyler beklemek yerine ebeveynleri olarak kendimizi de gözlemlemek ve kendimizi de güncelleyerek geliştirmek ilişkilerimiz için olumlu katkılar sağlayacaktır.

Gençlerin sıkça itirazları ya da hızlı duygu değişimleri olsa bile, sevildikleri kabul gördükleri bir ortamda kurulan sağlıklı ve güçlü bir bağ sayesinde ve de sınırlarını ortaya koyabilme becerileri eşliğinde yaşamlarını olumlu şekilde biçimlendirebilirler. Bu suyun nehir yatağında sağlıklı bir şekilde etrafa ve kendine zarar vermeden çağlayarak akması gibidir.

Zülfiye Kaya
Uzm. Dan. Psikolog
Kognitif ve Davranış Terapisti